Thursday, 23 July 2015

Mavi-Beyaz Kurdele, Kırmızı-Beyaz Türkiye: Ya, Tutarsa!

Gecenin bir yarısında, uyku tutmadı mı gözümü daha hayalperest olurum ben... bazıları karamsarlaşır belki gecenin karanlığında ama ben daha da bir umutlu olurum kurduğum her yeni saf ve romantik hayalin coşkusuyla...

Sevgili kuzenimin ben bu satırları yazdığım sırada sosyal medya ortamında dillendirdiği gibi .... Umut altın gibidir. Hiçbir ortamda paslanmaz!

Uzun zamandır yazmıyordum Fatoş'la Basri sayfamıza... Dünya'nın bir ucunda, çok sevdiğim ülkemin insanları için bir şeyler yapabilmek adına Edmonton kentindeki Türk Derneği için çalışıyorum harıl harıl bir yılı aşkın süredir. Blog yazmaya pek değil hiç vakit kalmıyor.

Ama son 2 gündür Türkiye'den gelen terör eylemleri, asker ve polisimize yapılan elim saldırılar gibi haberleri duyunca, eh bir de gecenin bir vakti uyku tutmayınca, oturdum yazdım ve Facebook'tan paylaştım:

Yurdumdan binlerce kilometre uzakta yaşadığım Kuzey Amerika'da bir "kurdele" geleneği var... Soma'da 301 madencimizi kaybettiğimizde kimimizin sosyal medyada paylaştığı "siyah kurdeleler", kanserle ilgili kampanyalardaki "pembe kurdeleler" bu alışkanlığın sosyal medya'dan Türkiye'ye yansımaları... Binlerce kilometre öteden önce Suruç'ta yitirdiğimiz pırıl pırıl gençlerin, sonra Adıyaman'da şehit olan askerimizin, evlerinde hain bir saldırıda ölen polislerimizin haberlerini okuyunca, bir kaç hafta önce yaşadığım kentte görevi başında bir genç polis öldürüldüğünde bütün kentin nasıl tek yürek olduğu geldi aklıma. Polis teşkilatının "mavi" renkleri hatırına, polisinin yanında olduğunu göstermek için bütün kenti, elektrik direklerinden, refüjlere, balkonlara her yeri mavi kurdelelerle donattı Edmonton'lular... tabii ki bir de bir sosyal medya kampanyası ile bizim de katkımız olsun diyerek ölen polisin ailesi için bir kaç günde 200,000 dolara yakın bağış topladılar. Zaten kutuplaştığımız, kutuplaştırıldığımız bir Türkiye'de, her yeni protesto gösterisinin belki de başka ölümlere sebep verme ihtimali olan bugünlerde hem İSYANINI HAYKIRMAK, hem TERÖRÜN HER TÜRLÜSÜNÜ KINIYORUM DEMEK, hem de benim gibi düşünsün, düşünmesin, birilerinin Türkiye ile ilgili kirli oyunlarına bilerek ya da bilmeyerek alet olsunlar ya da olmasınlar BARIŞ İÇİN YETER Kİ OYUNCAKLARLA DÜŞSÜN BİR AVUÇ İDEALİST GENÇ YOLLARA, ONLARDAN ZARAR GELMEZ BU ÜLKEYE DEMEK isteyen herkesi mavi-beyaz kurdelelerle Türkiye'yi donatmaya davet edeyim dedim... Mavi kurdeleler, emniyet teşkilatının laciverdi için... Hiç bir polis, üstelik de böyle gencecik memurlar hiç bir koşulda ve gerekçeyle böyle bir infazı hakedemezler diye HAYKIRMAK için. Beyaz kurdeleler ise, beyaz renk barışı temsil ettiği için, ellerinde silahlarla değil oyuncaklarla mesaj vermek isteyen gençlerin de asla ve asla ölmeyi haketmediklerini HAYKIRMAK için... Nasrettin Hoca'nın göle yoğurt çalması ve "Ya, tutarsa!" demesi misali bir romantik çırpınış benimki... Belki solculuğumuzu, ülkücülüğümüzü, sünniliğimizi, aleviliğimizi, AKP'li, CHP'li, MHP'li, ya da HDP'li oluşumuzu bir kaç günlüğüne bir kenara bırakıp MAVİ ve BEYAZ kurdelelerle donatabilsek yurdun dört bir yanını, KIRMIZI-BEYAZ bayrağımızın (şimdi tüm renkleri ve çeşitliği ile) kucakladığı bir Türkiye olmak adına çok güçlü bir mesaj verebiliriz TERÖRÜN VE ŞİDDETİN HER TÜRLÜSÜNDEN MEDET UMANLARA...
Mavi-Beyaz Kurdele, Kırmızı-Beyaz Türkiye... YA TUTARSA!


Facebook'tan paylaşım yapınca, bir de KAMPANYA GENEL MERKEZİ yapmak farz oldu... Ola ki duyarsanız bu romantik çağrımı, çocukça ve ve nasılsa işe yaramaz bulmayıp da siz de mavi ve beyaz kurdelelerle donatmaya karar verirseniz etrafınızı fotoğrafını çekip senols137279@gmail.com adresine ya da twitter'dan @Fatos_CokGezen'e gönderirseniz bu sayfadan paylaşacağım gelen fotoğrafları... 

Eh, hadi hayırlısı ve de dedim ya.... Ya, Tutarsa!


Wednesday, 1 July 2015



Basri'nin marifetleri arasına, 9.kitabı olarak, bir yeni başlık girdi... 
Bu kez hikâyeler yazdı.
Kapağını İngiliz ressam, canlandırma sanatçısı Mark Elliott yaptı; edebiyata katkı için bağışladı, siz de kitabı alırsanız, Türk Edebiyatında ihtiyaç duyulan çoşkuya merhaba dersiniz...


¨Geçiyordum, Uğradım!¨
Öyküler
İskenderiye Kitaplığı Yayınevi, 2015 Mayıs, 1.Basım