Kara
Bulutları Kaldır Aradan, Vay Aman...
Siz
nereden bileceksiniz ki Fatoş-Sinem, azıcık gökyüzü
bulutlanmıya görsün, yüzünü ekşitip surat asanlardandır. Hava
bulutlandı mı, evde şaklabanlık sırası bana düşer...
Zaten
bunu merak etmiş olacağınızı da tahmin etmem!
Fatoş
için varsa yoksa, herdaim günlük güneşlik olmalıdır.
Bulutlu
havayı, kasvetle aynı şey saymaktadır.
Bana
gelince, durum değişiyor. Ne vakit hava bulutlansa, Sait
Faik'in
1951'de Varlık Yayınevi'nden çıkarttığı, Havada
Bulut
adlı hikâyeleri aklıma gelir. Ah o Varlık yok mu, bir kuşak
bizleri adam etmeye çalışmıştır ya, bu ayrı bir hikâyedir...
Havada
Bulut hikâyelerinde dolaşan, hiç unutamadığım birisine el
sallamalıyız şimdi... Burgazada'lı Rum hemşehrimiz Yorgi,
bulutu
alıp evine götüremediği için üzülmektedir;
demek Yorgi bulut olmadan yaşıyamıyanlardandır. Hayal gücünü
gökyüzünde bırakmak istemez.
Haksız
değildir...
Ne
o öyle, masmavi gökyüzü! Çivit badanası çekilmiş köy evi
duvarı gibi parlar da durur, tepenizde...
Azıcık
bulut olmalı, siz onlara bakıp, bulutlar şekilden şekile girip
çıkarken hayalinizi meşgûl etmelisiniz; dalga geçmelisiniz.
O
nedenle, Mahmut Şenol'a, Orhan Veli'nin şiir kahramanı gibi
Dalgacı
Mahmut
derler ya!
Bulutlanmış
hava oldu mu neş'eme dokunmayınız!
Bulutsuzluk fenadır! |
Bulut
azıcık da serinlik getirir, işte o vakit keyfimin haddi hududu
bulunmaz.
Hele
yağmur yağmaya başlasın, öncesi, sonrası, hasılı hepsi
güzeldir ıslanmanın.
Yağmurdan
telaş telaş kaçanlara da şaşırıyorum.
Sevgili
cân-ı
beraber biraderim
Hasan
Aksakal'ı
yâd etmenin zamanı gelmiş midir, gelmiştir; hatta çoktan
geçmiştir. Birgün, galiba yedi sekiz yıl evvel, İstanbul
sokaklarında yayandık. Boğazkesen'deki
İtalyan
Yokuşuna
birlikte tırmanırken yağmura yakalanmış, benim şikâyetçi
olacağımı zannetmeliydi ki, ¨Ağbi, şeker miyiz eriyecek, tuz
muyuz su çekecek!¨ diye insan olduğumuzu hatırlatmıştır; oysa
şikâyet eden kim!
Yeter
ki delik pabucum olmasın; çorap ıslaklığına tahammülüm
olmaz...
Evet
ya, dostlarım, insan yağmurdan kaçmamalı aksine altında
dolaşmalıdır.
Böyle
deyince, aklıma bu işin bedduaya yakalanmışlık hâlleri de
gelmiyor, sanmayınız; rica ederim.
Li'l
Abner'in,
bizde, Milliyet
gazetesinde uzun yıllar günlük çizgi-bant olarak yayımlanmış
karikatür serisi Hoş
Memo
başlıklı çizgi-romanının
unutulmaz kahramanını hatırlamak gerekiyor. Üzerinde daima bulut
dolaşıp yağmur altında yürüyen, üstüne habire yıldırım
düşen Joe
Btfsplk-Felaket Ahmet
karakterinin başına gelebilecek musibetlerin buluttan olduğunu
sanmıyorum.
Joe Btfsplk, bir bakıma, İsa'ya ilk taşı attığı için ömrü boyunca yürümeye lanetlenmiş Yahudi, Ahasverus'tur. |
Joe Btfsplk, sanki bedduaya Walpurgis Gecesi doğduğu için uğramıştır; in aeternum damnatus, diyor ebediyen lanetli olana Latin'ler...
Bana
kalırsa insanoğlunun en talihsiz adamıdır Felaket Ahmet!
All
Capp
adlı esas oğlana, çizgi romanın kahramanına Hoş Memo
denilirken, ona da bu isim konulmuştur. Hatta, galiba, Felaket Ahmet
adında bir filmi de 1970 çekivermişti, Yeşilçam sineması;
Yılmaz Köksal Hoş Memo'yu canlandırıyor, ama unutmuş
bulunmaktayım ki, Felaket Ahmet'i kim oynuyordu, bakın
hatırlamıyorum.
Benim
bunca bulut, grilik, esinti, yağmur serpintisi, azıcık serinlik,
ziyadesiyle mavi göğe küskün hava merakında olmamın sanırım
nedeni, biraz insanların içgüdüsel-insiyâki olarak sakınımlı,
çekinik durmak üzere ortalığa sere serpe çıkmayışlarına
dayanıyor.
Ortada
kalabalık görmeyince rahata geçen birisi için bulutlu hava
bulunmazdır. Herkes sus pus olmuştur, sokaklarda omuz atılarak
itilip kakılmadan yürüyebilirsiniz, gürültü mağarasına
çekilmiş Kaf Dağı canavarı gibi sessizleşince ortalığı bir
huzur sesi kaplar. Daha ne olsun?
Masmaviyi
delip geçen sarı sıcak bir güneşin altında öyle midir? Ben,
sığınacak yer ararım!
Ama
bütün bütün inanmayın söylediklerime, elbette maviyi severim.
Maviyi
sevmesem Bodrum'u,
Herodotus'u,
Halikarnas
Balıkçısı'nı,
en büyük roman kahramanım Odysseus'u
sever miydim sanıyorsunuz?
Dalgacı Mahmut'un bir de filmi var! Ajda'yla beraber... |
Yorgi
dünya ahret kardeşim olsun, beraber dalga geçeriz, siz bakmayın
bize...
Sait
Faik'in o başlık altındaki hikâyelerine sizi davet etmeden de
şuradan şuraya gitmem, bilesiniz!
Ha,
sahi Havada Bulut'un TRT'de mini dizisi de yayımlanmıştı;
yotube'da falan belki bulunur.
Bir
de Sadettin
Kaynak
bestesi olan Kara
Bulutları Kaldır Aradan
şarkısı vardır ki Türk Sanat Müziğinde, karcığar
makamının curcunası
olup çalındı mı tadına doyum olmaz...
Funda
Arar
söyledi mi bir başka oluyor; bir de bu sayfaların müdavimi Sema
Geyve
hanımefendi!