Attan
inip, eşeğe binmenin bir mahzuru yok elbette...
Yerine
göre, eşeğe de binilir.
Eşeğe
binip inmek, ayrıca maharet gerektirir; yani fena bir şey değildir.
Hele
ben gibi eşek sever bir eşekseniz, bundan iyisi can
sağlığıdır.
Eşek
severliğimi bilmeyen yok!
Benim
eşek severliğim azıcık eskiye, Bodrum'da geçirdiğim zamanlarda
her sokak başı gördüğüm Kıbrıs eşeklerine kadar uzanır.
Bodrum'un
denizini kesen Karaadası'nda, yani eskiden Arkonessos denilen
yere kasaba eşeklerinin yılkıya bırakıldığı gibi,
mesela beni de, sevgili karım Fatoş bir Ege adasına bıraksa; ne
kadar iyi olur!
Sadece
bir, hata cömert davranıp iki sezon için beslenip semirmek üzere
yılkıya salsa, bıraksa ve fakat, ama, ancak, lakin kitaplarımı,
İtalyan mandolinimi, elbette MAC bilgisayarımı da verse...
Ben
yılkıdayken, yeni aldığımız Mazda CX7'yi o
kullanacağından, oraya buraya çarpmasa bari!
*******
Ailemiz
hizmetinde şoförlüğünü layığıyla yaptığım herkesce
bilinen ve dahi böylece tüm Cihana yayılmış bulunan Jeep
Grand Cherokee-2003 model arabamızın artık miyâdı dolmuş
idi.
Aslına
bakılırsa o cipin eskiyeceği yoktur, dolayısıyla miyat-kullanım
süresi falan tanımaz bir inatçı keçidir, ama üzerindeki Indiana
plakası yüzünden Kanada'da kullanılması zor olduğundan, ABD'ye
geri götürmek kaçınılmazdır.
Evliya
Çelebi'ye gezmek için bahane mi ararsınız!
*******
Öte
yandan, benim Jeep'le süren bir arkadaşlığım da var.
Size
itiraf edeyim ki, ben tamamen iflah olmaz bir Anemistim!
Eşyalar
neyse ne, ama otomobillerin at ve eşekler gibi ruhu olduğuna
inanırım.
Arabanızı
severseniz, ona güzel sözler söylerseniz, arada bir ¨Aferin
lan kerata, yarım metre karın içinde buz muz demedin gittin,
helal!¨ falan derseniz, keyiflenir ve size bağlanır!
Atın
terkisini okşamak gibi bir şeydir bu, erkekler anlar...
Beyler,
bu lakırdıma ne dersiniz!?
Hanımlar,
siz gülmeyiniz!
Bu
lafların, hanımlar nezdinde itibarı hiç yoktur.
Mesela,
Grand Cherokee'yi gözden çıkartmak zorunda kaldığımı jeep'e
anlattım, beni anlayışla karşıladı.
Bunu
nereden biliyorsun demeyiniz, rica ederim.
Sürüşünde,
gidişinde, ben gaz verip kestikçe itaat edişinde bugüne kadar en
ufak bir serzeniş, şikâyet görmüş değilim.
Ben,
cip'imin ne dediğini bilmez miyim?
*******
Hasılı,
birkaç güne kalmaz, Ocak ayının son haftasında BASRİ
Çelebi-Mahmut Paşa, Jeep'le son seyahatini Kanada-Alberta
Eyaleti üzerinden 3 bin 500 km.yol yaparak Indiana'ya kadar
tamamlar.
Anlaşılan,
bana yine yol göründü.
Görünmese
şaşardım.
Hazırlığımı
yapar yapmaz, yol arkadaşımla asfalta çıkarız.
Cervantes'in
dediği gibi, ¨Yolda olmak handa [evde] olmaktan iyidir.¨
Üç
gece iki günlük bir sürüşle Amerika'daki evimizin olduğu eski
kasabamıza gidecek ve orada cipin yeni sahibi olacak alıcıya verip
veda edeceğim.
Gidene
ağam, gelene paşam durumundayız.
Geleni
de çoktan ayâr ettik...
******
Kuzey
Amerika'da arabasız kalmak, ayakkabısız, hatta çorapsız olmak
demektir.
Onun
arabası var, güzel mi güzel desinler diye gittik, Fatoş'la
beraber, ben yola çıkmadan evvel araç bakındık.
Sonunda
bir CAPON'da karar kıldık: Mazda serisinden bir dört-çeker
araba...
Capon
Çayevi romanından beri Caponlara gösterdiğim ilginin tesadüfî
neticesidir bu...
*******
Ocak
ayının 25.veya 26.günlerinde, haftasonu yani, yola çıkacak olan
Basri yol hatıratını buradan günü gününe nakledecektir.
İzleyiniz...
Edmonton'dan
Calgary, derken Amerikan sınırı, sınırda gümrükçü Coniler ve
Montana...
Bizonlar
memleketi...
Montana
Eyaleti'nde Great Falls'u geçince konaklama...
Ertesi
gün yola çıkış ve Colorado Eyaleti'nde Denver
kenti civarında bir otele giriş, sabah yine çıkış...
Kansas'a
gitmeden hiç olmaz.
Uğramazsam
vallahi çok gücenir...
Önce
Salina'dan geçilecek, hani şu meşhur Wrangler kotların
ve dahi Lewis markanın üretildiği yer; orcinali
yani, çakması, Çin işi değil...
Sonra
Springfield, derken Indiana eyalet sınırı, ardından Purdue
Üniversitesi'nin bulunduğu West Lafayette kenti...
İşte
üç günü devirip hemen hemen 4 güne varacak seyahatin güzergâhı
böyle...
Cahit
Sırrı Tarancı'nın şiirinde dediği gibi, Abbas
Yolcu...
*******
Elbette
yola çıkış evvelinde güzergâhtaki hava durumu tahmini için
Fatoş'un meteorloji uzmanlığı tuttu.
O
zaten internetin hayranıdır ve hatta doktorudur. Nezle mi oldunuz
mu ona sorun, derhal web sayfalarından tıp fakültesi mezuniyeti
bulmuş gibi anlatır.
Doktorlara
gerek yok, Fatoş bu tedaviye yeter.
ABD
meteorloji sayfalarından aldığı günlük tahminlerle, bana şurada
dur, burada durma diye yol tarifi yaptı.
Pek
kulak asmadım, ama belli de etmedim.
Kocanın
iyisi karısının sözünü dinleyendir.
Yol
arkadaşım Grand Cherokee olunca, pek fark etmez dediysem de karımın
sözünü dinlerim.
Hanım
sözü dinlemek lazım!
*******
Pekâla,
sonra ne mi olacak?
Hiiiiç...
Cip'le
orada vedalaşacak, onu yeni sahibine devredecek, ardından Şikago'ya
geçip, O'Hare Havalimanı'ndan pasaport kontrolü yaptırıp
biteviye ve sıkıcı bir kent olan Edmonton'a havalanacak herhangi
bir uçağa kendimi atacağım.
İşte
böyle...
Demem
o ki:
Ora
pro nobis!
No comments:
Post a Comment